ENTELEKTÜEL FAKİRLİK

 

Karadeniz’den Hazar’a Kuzey Kafkasya halklarının tamamı -değişik oranlarda olmak üzere- yok oluş tehdidi altındadır. En büyük tehdit de, nüfuslarının büyük kısmı anavatan dışında yaşayan ve kendi ülkelerinde azınlığa düşürülmüş olan Adige ve Abaza halklarına yöneliktir.

AZINLIK TOPLULUKLAR İÇİN ‘SİYASAL KÜLTÜR’ NİÇİN ÖNEMLİDİR?

 
Öncelikle “siyaset” ve “kültür” kavramlarının tanımlarını hatırlamamız yerinde olur.
   Devlet işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesine dair sahip olunan düşünce ve uygulamaların tamamı siyaset kavramının içine giriyor.
   Kültür ise toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey olarak tanımlanıyor.

ACİL BİR İHTİYAÇ: ÇERKES SOYKIRIMINI ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

 

21 Mayıs 1864 Rus işgaline karşı direnişin sona erdiği tarihtir.

157 yıl önce yeryüzüne dağıtılan halklarımız hala toparlanabilmiş ve geleceklerini teminat altına alabilmiş değil. Bugün içinde bulundukları olumsuz durumdan kendi güç ve imkânlarıyla çıkabilmeleri de pek mümkün görünmüyor. Sorunlarını mutlaka uluslararası kamuoyuna mal etmeleri, kendilerine güçlü müttefikler bulmaları ve onların destekleri ile yol almaları gerekiyor. Bunun için de elbette ki çok emek sarf edilmesi lazım geliyor.

ÇANAKKALE SAVAŞLARININ YILDÖNÜMÜ: DENİZDE ZAFER, KARADA FELAKET YAŞANDI.


 18 Mart tarihi, “Çanakkale Şehitleri ve Zaferini Anma Günü“ başlığıyla kutlanıyor. Buradaki “zafer“ terimi sadece deniz savaşlarını ifade ediyorsa doğrudur; karadakiler dahil tüm Çanakkale muharebeleri kast ediliyor ise yanlıştır.

KAFKASYALILAR TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN EŞİĞİNİ NİÇİN AŞAMADI?


Tarihi, vakaların akışından çok büyük ölçekli sosyo-ekonomik faktörlerin rolünü öne çıkararak analiz eden ve en büyük modern tarihçilerden biri olarak kabul edilen Fransız tarihçi Fernanad Baraudel’in “Maddi Uygarlık” isimli kitabını karıştırırken, tarih dönemlerinde bölgelerin nüfus yoğunlukları ile uygarlık düzeyleri arasında bağıntı kurduğu bölüm dikkatimi çekti.

Hukuk Kisvesinde Darbe: RUSYA’YA YENİ ANAYASA -4-

Rusya Federasyonu yeni anayasası halk oylamasına sunuldu. Bir hafta sürecek oylama 1 Temmuz akşamına kadar sürecek.
Rusya Anayasasını etüd ettiğimiz çalışmamızın bu son bölümüne 67/1’in 3. Fıkrası ile devam ediyoruz.

Hukuk Kisvesinde Darbe: RUSYA’YA YENİ ANAYASA -3-

Rusya Federasyonu Yeni Anayasası’nda yapılan değişiklikleri etüt etmeye devam ediyoruz.
Putin henüz ilk seçimini kazanıp başa geçtikten iki ay sonra 08 Temmuz 2000’de yaptığı ilk geniş basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı: “…İkna oldum ki, ortak hedefler üzerinde mutabakat olmaksızın toplumun gelişimi düşünülemez. Ve bu hedefler sadece maddi değildir. Manevi ve ahlaki hedefler de var. Rusya’nın birliğini, halkımızın doğasında var olan vatanseverlik, kültürel gelenekler, ortak tarihsel hafızamız sağlıyor…” [1]

Hukuk Kisvesinde Darbe: RUSYA’YA YENİ ANAYASA -2-

Rusya Federasyonu’nda Anayasa değişikliklerine ilişkin referandum 25 Haziran – 1 Temmuz tarihleri ​​arasında gerçekleştirilecek.
Halk oyuna sunulacak Yeni Anayasayı etüt ettiğimiz çalışmamızın bu bölümünde yapılan ilave ve değişiklikleri gözden geçirmeye devam edeceğiz.

Hukuk Kisvesinde Darbe: RUSYA’YA YENİ ANAYASA -1-

Putin tarafından önerilen anayasa değişiklikleri, (taslağın hazırlanması, Duma’da (3 kez), Federasyon Konseyi’nde, Bölge Parlamentoları’nda (3’er kez) görüşülmesi, Putin’in imzası ve Anayasa Mahkemesi’nin onayı) 2 ay gibi kısa bir zamanda, hiçbir yasal süreye uyulmadan jet hızıyla geçti. 22 Nisan’da halkoyuna sunulacak iken pandemi nedeniyle ertelenmek zorunda kalındı. Önümüzdeki bir-iki ay içinde halkoyuna sunulması bekleniyor.

PUTİN’İN YENİ ANAYASASI “RUSLAR EFENDİ, DİĞERLERİ KÖLE” DİYOR

Yürekli ama ayyaş ve savruk Yeltsin koltuğunu teslim ettiğinde Putin 46 yaşındaydı. Bu çapta bir görevin ön deneyimine sahip değildi. Ama bilinçli bir Rus ırkçısı olarak kendini çabuk adapte etti ve bir yol haritası oluşturdu.  İlk günlerinden itibaren de sistemi bu planlama doğrultusunda reforme etmeye başladı. İlk hedefi yönetimi merkezileştirmek ve tam kontrol altına almaktı. Bunun için yasama, yürütme ve yargıda köklü değişiklikler yaptı.

Z KUŞAĞI

Diaspora olarak yeni bir kültürel kırılma sürecindeyiz.
Birinci kırılma 1920’li yıllardaydı.
Kafkasya doğumlu atalarımızın son bakiyesi bu yıllarda terk-i hayat eylemiş ve hepimiz yetim kalmıştık.
Onlar, dillerimizi, kültürümüzü bu topraklara taşıyan nesildi.
Zorlu bir yaşam mücadelesi verdiler ve evlatlarını bu toprağa fideleyip gittiler.
Rabbim hepsine rahmet eylesin.

Vİ-RUS

Coronavirüsün ortaya çıkmasıyla askeri harekatlar gündemden düştü ve ekranlardan inmeyen emekli subay ve diplomatların yerini doktorlar, sağlıkçılar doldurdu. Bütün kanallarda (her konuya maydonoz İsmail Saymaz ve Ersan Şen’i saymazsak) konunun uzmanı doktorlar sıralanmış, halkı aydınlatıyor.
Kalp, şeker, tansiyon… gibi kronik rahatsızlıkları olanları uyararak “coronavirüse yakalanmayın, yakalarsa pert eder” diyerek yaşlı yüreklere korku salıyorlar.

ETNİSİTE, SİYASET, ÇDP, V.S.

Ele alacağımız konu üç temel kavram etrafında dönüyor: 
“Devlet”,
“Siyasi toplum”,
“Sivil toplum”.
Özetle,
“Devlet” denildiğinde hükümet, ordu, mahkemeler, sivil bürokrasi, resmi eğitim kurumları, vb’lerini hatırlamamız gerekiyor;
“Siyasi toplum” denilince de, iktidar partisi dışında kalan ve devleti yönetmeye talip siyasi partiler ile yerel yönetimleri...
“Sivil toplum” denilince ise dernek/vakıf yapıları, kayıt dışı otonom yapılar (cemaatler, inisiyatifler v.s.), toplumsal hareketler, medya ile entelektüel ve kültürel yapılar...

NİÇİN MARTİN KOÇESOKO’YU HEDEF SEÇTİLER?

Bir süredir Adige ve Abaza dillerindeki söylenişleriyle Adigağe/Apsuara ve Khabze/Akebz konuları oldukça ilgimi çekiyor. Bu konuda hafızamı zorluyor, konuşulanlara kulak kabartıyor, bulduğum metinleri okumaya çalışıyorum. Toplumumuzun cezbedici farklılığının bu öğretilerin getirdiği ahlak anlayışı ve toplumsal düzenden kaynaklandığı fikri kafamda iyice netlik kazanmış durumda.

KARADAN GEMİ İDARE EDİLMEZ; ÖYLEYSE HAYDİ SİYASETE!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri tamamlandı. Türkiye siyaset platformunda kendine alan açmaya çalışan Çoğulcu Demokrasi Partisi de bağımsız aday sayın Doğan Duman’la yarışta yerini aldı. Seçimlerin tekrarlanması nedeniyle kampanya dönemi yaklaşık 8 ay sürdü. Bu çok uzun bir süre. Fakat ÇDP, amatör kadroları ve kıt kaynaklarıyla, tutturduğu yüksek tempoyu hiç düşürmeden bu süreçten alnının akıyla çıkmasını becerdi.