Novaya Gazeta yazarı Anna Politkovskaya, mesleğinin
zirvesinde bir gazeteciydi. İktidarın yanlış gördüğü icraatlarını o sert
üslubuyla acımasızca eleştiriyor, yazdıkları sadece Rusya Federasyonu’nda
değil, uluslararası camiada da ilgiyle takip ediliyordu.
***
Dünya medyasının gözlerinden saklanarak tarihin en
büyük katliamlarından birinin gerçekleştirildiği Çeçenistan’a bütün
engellemelere rağmen defalarca gitme cesaretini göstermiş, hükümet
kuvvetlerince işlenen cinayetleri, çetelerin paylaşım savaşını, Moskova’yla
olan kirli bağları, silah ticaretini, buharlaşan ödenekleri, yapılan
usulsüzlükleri… birinci elden belgelerle gözler önüne sermişti.
Yazdığı yazılarla kendi halkına karşı savaşan Kadirov
ve beslemelerine savaş ilan etmiş, sütununda hepsini bir bir teşhir ederek
ipliklerini pazara çıkartmıştı.
***
Kaleme aldığı “Putin’in Rusyası” adlı kitabıyla
Kremlin’deki “cerahat”a attığı neşter pisliğin hangi boyutlara ulaştığını tüm
dünyaya gösterdi.
Bu kitapla, imaj makerlerın dünya kamuoyu önünde
çizmeye çalıştığı Putin portresinin makyajını akıtarak cani yüzünü ortaya
çıkardı.
***
Çalışmaları sadece bu iki konuyla sınırlı kalmadı.
Ülkedeki yolsuzlukları da sütununa taşıyarak
haramzadeleri isim isim kamuoyuna teşhir etti.
Aldığı açık-gizli tehditlere ise hiç aldırmadı.
Aldığı açık-gizli tehditlere ise hiç aldırmadı.
Doğru bildiği yoldan ayrılmayacağını eline geçen her
fırsatta söyledi.
Özellikle Çeçenistan konusunda yazdıklarıyla yönetimin
dezenformasyon çalışmalarını tamamen boşa çıkarttı.
Kararlılığıyla ülke yönetimini elinde tutan
istihbaratçıların boğazına acı armut gibi oturdu.
Kısaca “artık çok oluyordu”…
Kısaca “artık çok oluyordu”…
***
Ve beklenen son gecikmedi.
Kendisiyle hukuki yollardan mücadele etme güç ve
cesaretini gösteremeyenler, sorunu, tarihin bilinen en eski ve en ilkel
metoduyla çözmeye yöneldiler: “Sorun olan objeyi yok et, sorun da yok olsun.”
Evinin asansöründe tek başına sıkıştırılarak kurşun
yağmuruna tutulan Politkovskaya aldığı dört kurşun yarası ile 48 yaşında hayata
veda etti.
Ölümüne en çok Putin ve Kadirov’un sevindiğine şüphe
yok; bu iki kan içici, Politkovskaya gibi bir demir leblebiden kurtuldukları
için bayram yapmış olmalılar...
Biz de zaten katledildiği 7 Ekim gününü hafızalarımıza
“köpeklerin günü” olarak kodladık.
Bundan sonra her 7 Ekim’de Politkovskaya’yı saygıyla
anacak ve yüceltecek; sistemin kurucu ve koruyucu köpeklerini de bütün
benliğimizle lanetleyeceğiz.
***
Bu cinayetten sonra onurlu Rusya aydınlarının hangi
şartlarda mücadele verdiklerini daha iyi anlıyoruz.
Ve geride kalan diğer kavga arkadaşlarına bütün
samimiyetimizle dua ediyoruz: Allah sayılarını, güç ve cesaretlerini artırsın,
zalimlerin şerrinden de korusun.
Doğru yolda olan güçlüdür.
Doğru yolda olan güçlüdür.
“Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakk'ın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa
Sönmez ebedi her gecenin gündüzü vardır.”
(Tevfik
Fikret)
Ve biz o gündüzleri göreceğiz.
20 EKİM 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder