Bir İstismarcının Anatomisi… Adı : Merih Berkan Yaşar Mesleği : Çeçenlerden Geçinmek

Devlet denetimindeki Rus televizyonu 1. Kanal ORT’de yayınlanan ve genel teması “Rusya’nın düşmanlarını afişe etmek” olarak sunulan programın 22 Nisan 2008 akşamı yayınlanan bölümünün adı “Kafkas Planı”;  başaktörü de 17 yaşından beri “Çeçenlerden geçinen” Berkan Yaşar’dı.
Anton Verbitski adlı muhabirin hazırladığı bu özel programda, Ebubekir olan ismini  sonradan Berkan Yaşar olarak değiştiren Çeçen kökenli T.C. vatandaşının itiraflarına yer verildi.
Programda, Berkan Yaşar'ın, 1990’larda Çeçenistan’ı bağımsız yaparak Rusya Federasyonu’ndan ayırmak isteyen “Batı planının” önde gelen figürlerinden biri olarak çalıştığı anlatıldı. 
Yaptığı açıklamalarda, uzun süre CIA ajanı olarak çalıştığını, CIA’nin  kendilerini Londra’da eğittiğini söyleyen Berkan Yaşar, Çeçenistan'ın Rusya'dan ayrılması için yürütülen 'Batı planında' etkin rol aldığını, operasyonun para işinden sorumlu olduğunu söyledi.
Berkan Yaşar muhabire, o dönemde Şamil Basyaev’in Türkiye’ye uçak kaçırması, Çeçen direniş liderlerinin Türkiye’de ağırlanması, geliri silah alımında kullanılmak üzere elmas kaçakçılığı yapılması… olayı dahil birçok eylemde destekçi olduğunu söyledi. 
Berkan Yaşar, yazdığı senaryo içerisinde Türkiye’nin yanı sıra, ABD, İngiliz, Alman, Fransız, Azeri ve Gürcü  devlet ve hükümeti yetkililerine; Alarko, Enka, Gama gibi Rusya’da iş yapan Türk inşaat şirketlerine; Turgut Özal,  Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Abdullah Gül gibi dönemin siyasilerine; yine dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’ten Rus oligark Boris Berezovski’ye… kadar bir dizi insana rol biçerek bu laf kalabalığının içinde kendisine “önemli şahıs” sıfatı devşirmeye çalıştı.
Türkiye’nin asıl planının da Kafkasya’da, Gürcistan’ın da dahil olacağı, sadece Ermenistan’ın dışarıda kalacağı Kafkas - Türk Konfederasyonu kurmak olduğunu iddia eden Berkan Yaşar, bütün bunları, “geçmişte yaptıklarına pişman olduğu, artık Putin’in büyük bir devlet adamı olduğunu anladığı” için bugün itiraf ettiğini belirtti.
Berkan Yaşar böylece büyük bir vicdan yükünden(!) kurtulduğunu söylüyor.

***
Peki, eğer dedikleri doğruysa, zamanında yaptığını iddia ettiği işleri icra ederken ne kadar samimiydi Berkan Yaşar?
Cevabı basit…
O gün “Çeçen mücahidlerin” yanında durunca yardım paraları v.s. den çok kolay menfaatlenebiliyordu bu yüzden onların yanındaydı;
bugün “itirafçı”olunca cebi para görüyor onun için Putinci …
Velhasıl, rotasını, doların rengine göre belirleyen bir adam Berkan Yaşar …
Hazır gündeme gelmişken, biz de bildiklerimizi kamuoyuyla paylaşalım ve ekleyeceğimiz birkaç enstantane ile gündemimizi renk katalım istedik.


CIA AJANLIĞI NEREDEN GELİYOR?

Gerçekten kim bu Berkan Yaşar?

Nüfus kağıdındaki yeni ismiyle Merih Berkan Yaşar.

Tevfik oğlu, 1948 Çardak(K.Maraş) doğumlu, Çeçen asıllı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

İstanbul Özel Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan 1969 yılında mezun oldu. Soğuk savaşın hüküm sürdüğü 70’li yıllarında başında çalışmak için Radyo Liberty’e kabul edilmeyi bekleyen bir arkadaşını atlatarak kendisinin bu işe alınmasını sağladı. Burada bir süre çalışıp sonra ayrıldı. Bu kısa çalışma süresi, ileriki yıllarda ona CIA ajanı(!) sıfatını kullanma hakkını verdi(!).
Daha sonra İstanbul, Beyoğlu’nda avukatlık yapan Hüsamettin Cindoruk ile tanıştı ve onun ayak işlerini yapmaya başladı. Bu sayede siyaset camiasından da birçok kişi ile tanışma fırsatı buldu. Cindoruk’la beraber, sonradan kapatılan emanetçi bir partinin kurucuları arasında yer aldı. Kıvrak zekası ile her tanıştığı kişinin “ileriye bir yatırım” olduğu gerçeğini hep göz önünde tutarak kurdu tüm ilişkilerini.

***

DUDAYEV’İ NASIL KAFAYA ALDI?
Yıllar geçti.
1985’ten sonra Sovyet Bloku çatırdamaya başladı; 1991 yılında dağıldığında, yıllardır esaret altında olan Çeçen halkı Cahar Dudayev’in önderliğinde bağımsızlığını ilan etti. Ticaret için birçok Çeçen Türkiye’ye gelip gitmeye başladı. Bu arada Dudayev de Türk hükümeti ile temas kurmanın yollarını arıyordu. İşte tam bu sırada Berkan Yaşar ile tanıştı.
Berkan Yaşar bütün sıfatlarını ortaya döktü. Anlattığına bakılırsa Türk siyasetinde tanımadığı kimse yoktu.
İngilizce bilmekteydi ve eski ilişkilerini kullanarak ABD ile dahi ilişki kurabilirdi.
Yaşar’ın CV’si Dudayev’e, “işte tam aradığım adam” dedirtti.

ADAM KAÇIRMA SEKTÖRÜNÜN ARABULUCUSU
Bu arada Berkan Yaşar başka bir işte adını duyurdu.
O sıralar Dedeman Otelleri’nin sahibi Kemal Dedeman’ın damadı Bakü’de Çeçen mafyası tarafından kaçırılmıştı. Hayatının kurtulması için 1 milyon USD fidye istenmekteydi.
Bu işte aracılık yapma görevi Berkan Yaşar’a düştü(!).
Uzun pazarlıklardan sonra 250 bin USD.’ye iş tatlıya bağlandı ve Dedemanlar damatlarına kavuştu.
Berkan Yaşar bu işle önemli bir kariyer(!) yaptı ve bu olay daha sonra da kendisine bu tür konularda yapılacak müracaatlarda önemli bir referans teşkil etti..
O artık ‘kanunsuz Çeçenlerin’ çok itibar ettiği bir “sektör”de iş bitiriyordu.
Şeytan sor diyor “acaba ne karşılığında?” diye ama ben sormayacağım.
Fakat bu sizin sormanıza mani değil tabii.

YASAL ÇEÇEN - KAFKAS DAYANIŞMA KOMİTESİ İÇİNDE YER ALMADI AMA İLLEGAL BİR ŞEKİLDE PARA TOPLADI
1993 yılından itibaren Çeçenistan’da durum yavaş yavaş değişti. Dudayev, Rusya’nın örtülü müdahalesi ile uğraşmaya başladı. Bir buçuk yıl sonra da Çeçenistan kendisini sıcak savaşın içinde buldu.
O sıralar savaşın yaklaştığını gören Türkiye’deki Kafkas - Çeçen diasporası 1994 Eylül ayında Kafkas Çeçen Dayanışma Komitesi’ni oluşturdu. Berkan Yaşar da ara sıra bu komitenin toplantılarında görünmekle beraber, “iyi bilindiği için” hiçbir zaman Komitenin üyesi yapılmadı.
11 Aralık 1994 günü Rus ordusunun Çeçenistan’a saldırısı başlayınca, Kafkas Çeçen Dayanışma Komitesi yasal izin alarak ayni ve nakdi yardım toplamaya başladı.
Türk halkı bu yardım kampanyasına çok ciddi destek verdi. Komite, yardım çalışmalarını Dudayev’in gönderdiği bir temsilci ile birlikte yürütüyordu.

YAŞAR, ÇEÇENLER İÇİN TOPLANAN YARDIMLARIN YÜZDE 10’UNU İSTEDİ
Bu arada Çeçenistan Dışişleri Bakanı Şemsettin Yusuf da Türkiye’ye geldi. Komiteye bir nezaket ziyareti yaptıktan sonra nasıl olduysa Berkan Yaşar’ı buldu. Aslında Yaşar aradığı adamı bulmuştu. Şemsettin Yusuf’u yanına alan Yaşar hemen yardım için çeşitli kişi ve kuruluşların kapısını çalmaya başladı. Bir süre sonra Komite durumdan haberdar olunca, münasip bir dille bu işlerden uzak durması için kendisini uyardı. Yaşar o saatten sonra ilişkilerinde daha dikkatli ve çekingendi.
Bir süre sonra nedendir bilinmez, Berkan Yaşar ile Şemsettin Yusuf‘un arası bozuldu. Berkan Yusuf’u, ikamet ettiği evden çıkartmak ve Türkiye’den sınır dışı ettirmekle tehdit etti. Fakat bu şantajdan bir sonuç çıkmadı. Ama evden çıkma korkusu ile kira sözleşmesini inceleyen Yusuf, yıllık kiranın 9.000 USD olduğunu o zaman fark etti. Halbuki bu evi kiralarken sözleşmenin yapılmasına aracı olan Berkan Yaşar yıllık kira bedeli olarak kendisinden 18.000 USD almıştı. 
Aynı günlerde Şemsettin Yusuf, Berkan Yaşar hakkında çok daha ciddi bir suçlamalarda bulundu. Bir toplantıda Yaşar’ın yüzüne karşı, yemin ederek, net bir ifade ile toplanan yardımlardan % 10 komisyon istediğini söyledi. Berkan Yaşar ise bu suçlamayı pişkin bir şekilde “ne olmuş yani, bu yaptığım masrafların karşılığı” diyerek geçiştirdi.

ALLA DUDAYEVA’YI  DA İSTİSMAR ETTİ
21 Nisan 1996’da Dudayev’in ölümünden sonra eşi Alla Dudayeva maceralı bir yolculuğun ardından Türkiye’ye geldi. Kendisini Berkan Yaşar karşılayıp bir eve yerleştirdi. Artık yardım taleplerinde Alla’nın ismini kullanıyordu. Bazı yerlere Alla’yı da götürdü. Özellikle ev kirası ve geçim giderleri için çeşitli kişilerden yardımlar aldı. Ancak bir süre sonra ev sahibi, Alla Dudayeva’dan birikmiş kira borçlarını ödemesini istedi. Bu duruma çok şaşıran Alla, ancak o zaman kendisinin “bankamatik” olarak kullanıldığını anladı ve daireyi boşaltmak zorunda kaldı. Alla durumu Çeçen Dayanışma Komitesi’ne anlattı. Komite, Alla’nın birikmiş kiralarını ödeyip kendisine yeni bir daire kiralarken, Berkan Yaşar da bayan Dudayeva’nın yanından uzaklaştırdı.

***
Bu arada 31 Ağustos 1996 tarihinde imzalanan anlaşma ile Çeçenistan’da savaş sona erdi. 1997 Ocak ayında yapılan seçimlerde Aslan Mashadov devlet başkanı seçildi.  Artık Berkan Yaşar’ın yapacağı çok daha önemli işler vardı. Kendini bazen Çeçenistan’ın ekonomiden sorumlu devlet bakanı, bazen Çeçenistan Büyükelçisi, bazen de Mashadov’un özel temsilcisi olarak tanıtarak yardım toplama turlarına başladı.

ENKA VE GAMA’YI SÖĞÜŞLEME OPERASYONU
Şimdi de Berkan Yaşar’ın kaleminden çıkma bir başka olayı aktaralım size. (Berkan Yaşar’ın kaleme aldığı dokümanlar elimizdedir.)
Anlattığına göre, Berkan Yaşar, 1997 yılında Moskova’da Radison Slavanskoya Oteli’nin lobisinde oturmaktadır. Yanına Çeçenler gelir ve Erol Üçer ile Şarık Tara’yı affetmeyeceklerini söylerler.
Neden mi? 
Önce bir olayı nakledelim.
Bu görüşmeden kısa bir süre sonra bir grup Çeçen ENKA’nın Moskova’daki bürosunu basar ve bir mesaj bırakır: “Şarık Tara’nın oğlu Sinan Tara’nın kafasını; Şarık Tara’nın da bacaklarını keseriz. Sonra da oğlunun kafasını eline veririz top gibi oynar…”   
İşte bu olaydan sonra “sektör temsilcisi” Berkan Yaşar’a yine iş düşer. Yeni görevi Çeçenlerle ENKA ve GAMA arasında arabuluculuk yapmaktır. Bu arabuluculuk görevinin iç yüzünü anlatmadan önce filmi biraz daha geriye sarıp ENKA ve GAMA’nın Çeçen macerasının nasıl başladığına bakmamız gerekiyor.
***
Yıl 1995, Dudayev komutasındaki Çeçen birlikleri Grozni’yi boşaltarak dağlara çekilir. Rus yönetimi, yerle bir ettiği Grozni’deki bazı kamu binalarının inşa işini ENKA ve GAMA isimli Türk şirketlerine verir. Berkan’a göre ihale bedeli toplam 1 milyar USD’dir. Dudayev yönetimi ise bu işten çok rahatsızdır. ENKA ve GAMA tam Grozni’ye şantiyelerini kurarlar ki Şamil Basayev bir baskınla şehri 3 gün süre ile ele geçirir. Bu çatışmalar sırasında şantiyeler dağılır ve ne ENKA, ne da GAMA bir daha Grozni’ye geri dönmez.

İşte ENKA ve GAMA’nın Çeçenlerle sorunu böyle başlar.
Berkan Yaşar’ın anlatımına göre ENKA ve GAMA Rus yönetiminden bu ihalenin % 10’olan 100 milyon USD tutarında avans alır. Daha sonra da hiçbir iş yapmadan çeker giderler. İşte bu para Çeçenlerin hakkıdır ve şimdi geri iade edilmelidir. Berkan Yaşar ise bu işte yine arabulucu rolündedir. Hemen İstanbul’a döner. Çok iyi tanıdığını söylediği Nihat Gökyiğit’i arar. O da Erol Üçer’i İstanbul’a çağırır. Maçka Otelinde görüşürler. Erol Üçer, Berkan Yaşar’dan Çeçenleri ikna etmesini rica eder. Hatta onları Belek’teki otelinde misafir edebileceğini söyler. Sonra da Berkan’a 55 bin USD para vererek 8 Ağustos 1997 günü Moskova’ya yollar. 50 bin USD ile Çeçenlere hediyeler alınacak, 5 bin USD’de Berkan Yaşar’a yol parası olacaktır. Berkan Yaşar’ın Çeçenlere hediye alıp almadığı bilinmez ise de ikna edemediği kesindir.
Çünkü…
Aradan 2 yıl geçer.
Fakat Berkan Yaşar işin peşini bırakmaz.
Ona göre durum çok kritiktir: “Rusya’da bu iki güzide Türk firmasının başına bir iş gelirse diğer iş adamları da ürker ve Türkiye bundan büyük zarar görür.”
“Büyük patriot” Yaşar hızlı harekete geçmeye karar verir. 24 Ocak 1999’da bir yazı ile durumu zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e aktarır. Demirel’in bu mektuba cevap verip vermediği bilinmez ancak bir sonuç alınamamış olacak ki, bu kez 28 Mayıs 1999 günü Aslan Mashadov tarafından -ne hikmetse Türkçe olarak- yazılmış bir mektubu Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’ye gönderir.
Talep yine aynıdır.
Çeçenler parasını istemektedir. Zira Rusya Çeçenlere ödeyeceği savaş tazminatından bu parayı mahsup etmiştir.
Mashadov, Bahçeli’den bu işte temsilcisi ve “çok güvendiği” Berkan Yaşar’a yardımcı olmasını istemektedir.
17 Haziran 1999 günü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Mashadov’un ağzından -her ne hikmetse yine Türkçe- kaleme alınmış bir mektup daha gider.
Berkan Yaşar elimizde bulunan notlarında hikayenin gerisini yazmamış.
İşi biliyor; racona uygun olan da budur zaten.
Nasıl uygun olduğunu kısa bir anekdotla açıklayayım, eksik sahneleri siz tamamlayacaksınız zaten.
Hatırlayacaksınız, ünlü Civangate skandalında iş adamı Selim Edes mahkemede ifade verirken, topuğundan vurdurduğu bankacı Engin Civan’a şirketine kredi açması karşılığında rüşvet verdiğini söylemiş, Civan da inkar ederek “ispat et” demişti. Artık literatürümüzde yer edinen Edes’in verdiği cevap çok realist ve vecizdi(!): “Rüşvetin belgesi mi olur, peze….?”
Demek istediğim, bu tür ilişkilerde dönen paraların kaydı tutulmaz. Onun için, olayın nasıl sonuçlandığını, Berkan’ın bizzat kaleme aldığı olayların satır aralarını okuyarak siz çıkartacaksınız.
İşte Berkan Yaşar’ın Rus televizyonunda, “savaşta Çeçenlere yardım ettiğini söylediği ENKA ve GAMA”nın yardım hikayesinin aslı budur.

 “RADUYEV’LE APO’YU CHANGE ETMEYE KALKTI”
Berkan Yaşar bu işlerle uğraşırken, Türkiye’de çok heyecanlı günler yaşanmaktaydı. Suriye’den çıkarılan Abdullah Öcalan kendisine kalacak yer ararken, bir ara Moskova’da olduğu söylentileri ortalığa yayılmıştı.
İşte tam da bu günlerde 1999 yılı Ocak ayında Berkan Yaşar evinde önemli misafirler ağırlamaktadır: Çeçen General Salman Raduyev ile Çeçenistan Anti Terör Birlikleri Komutanı Hünkar Paşa İsrapilov...
Berkan Yaşar’a göre, bu iki lider ve adamları 20 Nisan’da Kafkasya’yı Ruslardan temizleme operasyonu başlatacak ve her yeri kan gölüne çevireceklerdir. Rusya’nın haberi olmaması için Berkan Yaşar elinden geleni yapmaktadır fakat bu kişilerin önceden irtibatta oldukları dini kesim ve kuruluşlarla temasa geçmelerini önleyemeyeceği endişesi(!) kendisini kahretmektedir(!).
Bunun için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na bir “S.O.S.” mesajı gönderir.
Evet, yanlış okumadınız, mesajın başında 32 punto ile yazılmış S.O.S. harfleri vardır.

“Bu acil yardım işaretini Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliği ve yüksek menfaatleri için veriyorum.
Apo’nun Rusya’da mı, değil mi ve nerede olduğunun tartışmasının yapıldığı şu saatlerde Ataköy’deki evimde patlamaya hazır bir bomba bulunmaktadır.  Rusya tarafından asrın teröristi ve en büyük Rus düşmanı olarak tanımlanan Çeçen General Salman Raduyev ile Çeçenistan Anti Terör Birlikleri Komutanı Hünkar Paşa bulunmaktadır.” 

Mesaj devam eder gider ve 3. sayfası şöyle biter:  “ Ancak 5 günden beri bütün gayretimle her hangi bir yerle temasa geçmelerini engellemeye çalışıyorum. Burada olduklarını Rusların bilmesi halinde hiç hoş olmayan olayların gelişeceğini kesin biliyorum. Ama bunları daha ne kadar kontrol altında tutabileceğimi kestiremiyorum. Bu notlarımın çok acilen değerlendirilerek bundan sonra ne yapmam gerektiğinin belirtilmesini saygı ile arz ederim.
 Berkan Yaşar
ÇeçenistanTürkiye Temsilcisi
tel: ……………”

Berkan Yaşar bu satırları yazarken, Apo’yla Raduyev’in “Change” edilerek konacağı büyük mükafatı düşünmekteydi muhtemelen,
Türkiye Cumhuriyeti Berkan Yaşar’ın bu S.O.S mesajını değerlendirmeye fırsat bulamadan APO Moskova’dan, Raduyev de Türkiye’den ayrılır ve Berkan Yaşar’ın bütün ümitleri de suya düşer.
Aslında Berkan Yaşar’ın daha pek çok macerası var.
Ama şimdilik bu kadar…

Bazıları da daha sonraki “büyük kitaba” kalsın. 

2 yorum:

  1. Şimdi yazdıklarınızın doğrulundan%95 Emin’im Çünkü bu adam kadar gevşek ve yalancı insan hayatımda tanımadım, o anlatıklarınıdan sonra sadece Çeçen paraları toplama olayı bittiği için insanların nasıl bi dolndırcı olduğunu öğrenince gitti birde Üniversite soydu Allah ıslah etsin

    YanıtlaSil
  2. Büyük kitabı merak ettim

    YanıtlaSil