”
Rusya Federasyonu Eğitim Sisteminde Değişiklik Yapılmasını öngören
Kanun Taslağı” 19 Haziran’da Devlet Duması’nda gerçekleştirilen ilk
oylamada neredeyse itirazsız kabul edildi. Yasa, Rusçayı eğitimde “zorunlu
dil” kılarken, cumhuriyetlerin ulusal dillerini ise “ebeveynlerin
isteğine” bağlı hale getiriyor.
TASARININ
HUKUKİ ZEMİNİ YOK
Bu
taslak öncelikle Rusya Federasyonu Anayasası’nın,
26/2.
Maddesinde yer alan, “Herkes ana dilini kullanma, iletişim, eğitim,
öğrenim ve yaratıcılık dilini serbestçe seçme hakkına sahiptir”;
68.
Maddesinde yer alan, “Rusya Federasyonu, tüm halkların ana dillerini
muhafaza etmeleri, öğrenmeleri ve geliştirmeleri için gereken ortamın
oluşturulması hakkını güvence altına alır”;
72/1.
Maddesinde yer alan, “İnsan ve vatandaş hak ve özgürlüklerinin
korunması; milli azınlıkların haklarının korunması...” İfadeleriyle
çelişkili olup, anayasaya aykırıdır.
“Rusya
Federasyonu” adı üzerinde üniter değil, federal bir devlettir. Federal
devlet ise, iktidarın “merkez”deki federal devletle,
“çevre”deki federe devletler arasında dağılımına dayanan siyasi
sistemin adıdır. R.F. Anayasası’nın 5. Maddesinin 4. Fırkası bunu açık
bir şekilde ifade etmektedir. (Madde 5/4: Rusya Federasyonu’nun tüm
unsurları, federal devlet organlarıyla olan karşılıklı ilişkilerinde ve kendi
aralarında eşit haklara sahiptirler.)
Bir
federal devletin kurucusu konumundaki federe cumhuriyetlerin resmi dillerine,
“bir ülkeden göçmen gelmiş halk” muamelesi yaparak anadillerinin seçmeli ders
olarak okutulması “Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme”, “Birleşmiş
Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi”, “Ulusal veya
Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair
Bildiri” ve “Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı” gibi
anadilde eğitimi öngören ve destekleyen birçok uluslararası sözleşme ve belgeye
de tamamen aykırıdır.
HEDEF
KOMPLE ASİMİLASYON ve YENİ BİR ULUS MEYDANA ÇIKARTMAK
Tüm
bu bağlayıcı hukuki belgelere rağmen Rusya Federasyonu Duması’na böyle bir
teklifin gelmesi, ortada bir kasıt olduğunu ortaya koymaktadır. Sovyetlerin
dağılma süreci ardından 2000 yılında Rusya Federasyonu’nun başına geçen
Vladimir Putin, KGB kökenli mesai arkadaşlarını bütün federe yapıların kilit
noktalarına yerleştirmiş ve kafasındaki şeytani projeyi yürürlüğe koymuştur.
Hedefi, federe yapıları lağvederek Rusya Federasyonu’nu üniterleştirmek;
farklı dil ve kültüre sahip halkları da Rus dili ve kültürü potasında eritmek…
Nitekim
Putin, Federasyon’da tam kontrolü sağladıktan sonra ilk iş cumhuriyetlerin
sahip olduğu hakları budamaya başlamıştır.
Başlangıçta
89 federal birimden oluşan “Rusya Federasyonu”nu sekiz idari bölgeye ayırarak
başlarına doğrudan Kremlin'e bağlı valiler atamak suretiyle Cumhuriyetlerin
Kremlinle olan “doğrudan ilişkilerini” kesmiştir. Yani araya bir kademe
yerleştirerek bütün federe yapıların statülerini fiilen düşürmüştür.
Ardından,
bu sekiz idari merkeze bağlı alt federal bölgeler birbirleriyle birleştirilmeye
başlanmıştır. Böylece, ilk adımda 89 olan federal bölge sayısı 81'e
düşürülmüştür. Bu operasyonlarla "Federal bölgelerin birbirleriyle
birleştirilmelerinin olağanlığı fikri” meşrulaştırıldıktan sonra sıra etnik
cumhuriyetlerin komşu bölgelere birleştirilerek tasfiyesi planları devreye
sokulmuştur. İlk yoklama da 2005 yılı sonunda, “garip sınırları” da bahane
edilerek Adigey Cumhuriyeti’nin Krasnodar’la birleştirilmesi fikri
dillendirilerek yapılmıştır. Fakat gelen tepkilerden başlarının ağrıyacağına
hükmedince, projeyi rafa kaldırmak zorunda kalmışlardır.
Adıgey’in
Krasnodar’a bağlanmasında geri adım atılsa da cumhuriyetlerin kazanılmış
haklarını budamaya yönelik operasyonlar devam etmiştir.
***
2004
Eylül'ünde Beslan’da meydana gelen kanlı olayları bahane ederek ülkedeki
seçim ve idare sisteminde ciddi değişiklikler yaptılar. Buna göre Rusya
Federasyonu’nu oluşturan tüm federe birimlerin baş
yöneticileri federal merkezden atanmaya başlanarak, yerel
parlamentolar “noter” durumuna düşürülmüştür.
Aynı
şekilde kritik bakanlıklar ile hukuk kadroları, vergi dairesi, merkez bankası
şubeleri gibi,… önemli bürokratik atamalar da cumhuriyetlerin inisiyatifinden
alınıp, merkezden gerçekleştirilmeye başlanmıştır.
Ardından,
Rusya Federasyonu Anayasası’nda değişiklikler yapılarak, bütün
cumhuriyetlerden “anayasalarını Rusya Federasyonu Anayasası
ile uyumlu hâle getirmeleri” istenerek, merkezde yapılan değişikliklerle
federe birimler “yerel özellikleri koruyucu yasalarını” bir bir ilga
etmek zorunda kalmışlardır. Yani, cumhuriyetlerin kendi anayasalarının
olması da anlamsızlaştırılmıştır.
Bir
sonraki değişiklik kimlik cüzdanları ve pasaportlarda yapılarak, bu
evraklardaki “milliyet” hanesi kaldırılmıştır. Şimdi yeni kimliklere
bakıldığında, federasyon içinde yaşayan herkes sanki “Rus” kökenliymiş
gibi görünmektedir.
Bir
sonraki adımda milli özellikleri koruyucu ve geliştirici çalışmalarda
bulunan sivil toplum kuruluşları tasfiye edilmiş ve tüm sivil toplum
kuruluşlarının faaliyetleri devlet kontrolüne alınmıştır.
Yine
Federasyon Anayasası’na uyumsuzluk gerekçesiyle, Federe cumhuriyetlerde devlet
başkanı olacaklara hem cumhuriyete ismini veren etnisitenin resmi dilini, hem
de Rusçayı bilme zorunluğunu getiren yerel yasalar iptal ettirilmiş,
devlet başkanlığı için sadece Rusça bilmek yeterli sayılmıştır.
Bilahare,
Federe cumhuriyetlerin kendi sınırlarını kontrol yetkisi de bir takım
gerekçeler uydurularak ellerinden alınmaya (Adıgey Cumhuriyeti’nde olduğu
gibi), cumhuriyetlerin devlet olma vasıfları budanmaya devam edilmiştir.
Cumhuriyetlerdeki
telecom, gümrük, enerji gibi kamu kurumları ülke içersinde herhangi bir birime
değil, Federal Bölge idarelerine bağlanmıştır.
2010
yılında yeni bir adım daha atılarak cumhuriyetlerin en üst yöneticilerinin
“başkan” olan ünvanı değiştirilerek yerine daha alt statüde bir isim olarak
“baş” ünvanı ikame edilmiştir. Yapılan, cumhuriyetlerin “devlet alâmeti” arz
eden özelliklerini yok etmek maksatlıdır.
…
Bu
ve benzer saldırılar hala hız kesmeksizin devam ediyor.
EĞİTİM
YASASI: İMHADAN ÖNCEKİ TOPLAMA KAMPI
En
son olarak, etnik cumhuriyetlerde 4. sınıfa kadar haftada 2 ila 3 saat okutulan
anadil dersleri “isteğe bağlı” hale getirilerek, etnik yapılar ölümden bir
önceki durağa sürülmüşlerdir.
Bu
operasyonların emrini Vladimir Putin bizzat vermiştir. Bunu 26 Mayıs 2016
tarihinde Rus Edebiyatı Topluluğu Kongresi’ne katılarak burada sarf
ettiği, "Rus dilinin Rusya gibi çok çeşitli, çok uluslu güzel bir
ülkede etnikler arası iletişimin dili olarak üstlendiği işlev, tek bir Rus
ulusu yaratmaktır." sözlerinden rahatlıkla anlamaktayız.
Ardından
20 Temmuz 2017’de Mari El Cumhuriyeti’nin başşehri Yoshkar Ola’da yapılan Etnik
İlişkiler Konseyi Toplantısı’nda söylediği, “Size şunu söylemeliyim ki
sevgili dostlarım, bizim için devlet dili ve etnik iletişimin dili olan Rusça
herhangi bir şeyle değiştirilemez. O tüm çok uluslu ülkemizin doğal ruhsal
çerçevesidir. Herkes bunu bilmeli.
Rusya
halklarının dilleri de, Rusya halklarının orijinal kültürünün ayrılmaz bir
parçasıdır. Bu dilleri öğrenmek Anayasa garantisinde olan ve gönüllü
kullanılan bir haktır. Bir kişiyi kendisine ait olmayan bir dil öğrenmek
için zorlamak, Rusça öğretmenin seviyesini ve süresini azaltmak gibi kabul
edilemezdir. Rusya Federasyonu'nun bölge başlarının buna özellikle
dikkatlerini çekmek istiyorum” sözleriyle de anadillerin fonksiyonsuz
kılınması için düğmeye basmıştır.
28
Ağustos 2017 tarihinde Putin imzasıyla Rusya Genel Savcısı Chayka Yury
Yakovlavic’e talimat verilerek 30 Kasım 2017’ye kadar “Rusya
Federasyonu vatandaşlarının dilleri ve Rusya Federasyonu'nun bir parçası olan
cumhuriyetlerin resmi dillerinin öğretilmesinde gönüllülük hususunun gözetilip
gözetilmediğinin, yurttaşlık haklarının korunmasına özen konusunda Rusya
Federasyonu mevzuatının hükümlerine uyulup uyulmadığının kontrol
edilmesi” talimatıyla soruşturma yapılıp bir rapor hazırlaması
istenmiştir. Bu talimatla harekete geçen savcılık anadiline bilinçli bir
şekilde sahip çıkan Tataristan, Çuvaşya, Başkurdistan başta olmak üzere etnik
cumhuriyetleri ablukaya almış ve Rus ebeveynlerin şikayetlerini toplayarak “Anadili
Rusça olan vatandaşlara zorla cumhuriyetlerin ulusal dilleri öğretiliyor” gerekçesiyle
cezalar kesilmiş; eğitim yasasında radikal bir değişiklik için atılacak adıma
bütün gerekçeler oluşturulmuştur.
Aynı
tarihte Federal yönetim organlarının başlarına da talimat gönderilerek
kendilerinden, cumhuriyetlerin resmi dillerinin, “isteğe bağlı” olarak,
ebeveynlerinin (yasal temsilcileri) talebi temelinde öğrenilmesinin sağlanması”
istenmiştir.
Planın
daha sonraki parçası olarak milletvekillerinden bir grup harekete geçmiş ve
hazırladıkları Yasa Tasarısını 11 Nisan 2018'de Devlet Duma Eğitim ve Bilim
Komitesi’ne sunmuşlardır.
Komite'nin
bir ay sonra yapılan 11 Mayıs 2018 tarihli toplantısında, yasa tasarısı
incelenmek maksadıyla ilgili komite ve gruplara gönderilmek üzere Devlet Duma
Konseyi'ne iletilmiş ve tartışmaya açılmıştır.
Bu
aşamada yasadan haberdar olan Ulusal cumhuriyetlerin temsilcileri ve diğer Rus
bölgeleri, ana dillerini savunmak için bir takım sosyal hareketler oluşturarak
kanunun çıkmaması için çalışmalarda bulunmuşlardır.
Bekleme
süresinin tamamlanmasından sonra "Rusya Federasyonu Eğitiminde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı" 19 Haziran 2018’de Devlet
Duması’na gelmiş ve yapılan ilk oylamada da kabul edilmiştir.
Şimdi
Tasarı, Duma’da iki kez daha ve sonrasında bir kez de Federasyon Konseyi
bileşiminde oylanacaktır. Bu süreçlerin tamamlanmasının ardından da Devlet
Başkanı’nın imzalamasıyla yürürlüğe girecektir.
AMAÇLARI
YENİ BİR RUS ULUSU OLUŞTURMAK
Bütün
bu parçaları birleştiğimizde Putin'in 2000 yılından buyana yürüttüğü projenin
“yeni bir Rus ulusu oluşturma” projesi olduğunu; bunun da sondan bir önceki
adımına kadar hayata geçirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Son
18 senede yapılan operasyonlarla cumhuriyetleri, kendilerine “devlet”
vasfı kazandıran bütün ünvan, kurum ve yetkilerden yavaş yavaş arındırıp
işlevsizleştirdiler.
Atılacak
son adımda ise mevcut cumhuriyetlerin kağıt üzerindeki “egemenlikleri” de
ortadan kaldırılacak ve ardından da ilk fırsatta Rus nüfusun yoğun olduğu komşu
bölgelere kaynaştırılarak birer birer tasfiye edileceklerdir.
Evet,
Kremlin'in yüzyıllardır değişmeyen hedefi, işgal ettiği toprakları yerli
nüfusundan arındırmak, "Rus kültürü içinde eritip, yok etmektir."
Bu
sebeple,
Öncelikle
anadillerin zaten berbat olan durumunu daha da kötüleştirecek olan bu tasarının
yasalaşma sürecinin tamamen durdurulmasını,
Yapılacak
düzenlemelerle anadilin müfredatta fonksiyonel bir şekilde yer almasının
sağlanmasını,
Ulusal
dillerin Rusça’nın hegomonyasından kurtarılarak devlet organlarında da aktif
olarak kullanımının sağlanıp prestijinin yükseltilmesini talep ediyoruz.
Ve
diaspora olarak buna hakkımız var bay Putin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder