Tüm Rusya Federasyonu’nu kapsayacak şekilde eğitim
sisteminde Rusçayı tek eğitim dili
haline getirmeyi öngören 438863-7 sayılı Kanun Taslağı, Devlet Duması’nda 19 Haziran 2018 tarihinde
gerçekleştirilen ilk oylamada kabul
edildi. Tasarı, Rusça’yı, Tüm Rusya Federasyonu’nda tek eğitim dili haline getirirken, Cumhuriyetlerin
ulusal dillerini de “isteğe bağlı” hale getiriyor.
Rusya Federasyonu yasama sisteminde
kanun tasarılarının Devlet Duması’nda üç defa, Federasyon Konseyi’nde bir defa
görüşülüp onaylanması gerekiyor. Bu
süreçler tamamlandıktan sonra da Devlet Başkanının imzasıyla yürürlüğe
giriyor.
Yani, eğitim sisteminde değişiklik yapan yasanın
yürürlüğe girebilmesi için daha dört
aşamadan geçmesi icap ediyor ki, bu
da zayıf dahi olsa “düzenleme bu aşamalardan
birinde durdurulabilir” ümidini beslememize yol açıyor.
***
450 Duma milletvekilinden 377’sinin
hazır bulunduğu oturumda 373 oy
alarak geçen tasarı, Rusya Federasyonu’nun tüm ulusal dilleri için
çıkarılan bir ölüm fermanı niteliğinde.
Peki böyle bir kanuna niçin gerek
duyuldu?
Anadiller niçin isteğe bağlı
hale getirilmek isteniyor?
Almanca, İngilizce gibi devlet dışı diller “yabancı dil” adı altında öğrenime mecbur edilirken, cumhuriyetlerin ulusal
dilleri niçin seçmeli ders düzeyine indirgeniyor?
Üstelik Federal Anayasa’da, her
cumhuriyetin ulusal dili Rusça ile birlikte resmi dil olarak tanımlanmış iken.
Bu bir paradoks değil mi?
Elbette paradoks.
Çünkü Rusya Federasyonu Anayasası’nın
68. Maddesi ulusal dilleri şu
ifadelerle güvence altına almış:
“Madde 68
Rusya Federasyonu genelinde devlet
dili Rusçadır.
Cumhuriyetler kendi devlet dillerini
belirleyebilirler. Bu diller Cumhuriyetlerin devlet organlarında, yerel yönetim
organlarında, devlet kurumlarında Rusya Federasyonu’nun devlet dili ile bir
arada kullanılır.
Rusya Federasyonu, tüm halkların ana
dillerini muhafaza etmeleri, öğrenmeleri
ve geliştirmeleri için gereken
ortamın oluşturulması hakkını
güvence altına alır.”
Peki durum böyle ise,
438863-7 sayılı Kanun Taslağı
ile yapılmak istenen nedir?
Uzatmadan cevaplandıralım: Çarlık
döneminden buyana Rusya merkezi yönetimine hakim zihniyet her zaman şövenizm olmuştur. Sürekli genişleme,
topraklarına toprak katma çabasında olan Rus emperyalizmi, halklarını
katlederek, bir kısmını sürerek hakim olduğu bölgelerin geride kalan insanlarını da kendi dil ve kültür potası
içinde eriterek yok etme politikası izlemiştir. Sosyalist dönemde ve Federatif dönemde görece verildiğinden bahsedilen imtiyazların ise kaba tabirle
“kazı bağırtmadan yolma”
stratejisinin gereği olduğu açıktır. Zaten süreç incelendiğinde görülecektir ki, verilen bu haklar her
vesile ile bahaneler üretilerek tek tek geri alınmış ve bugün artık yok mesabesine indirilmiştir.
Tersini iddia edecek olan birileri
varsa, bir etnik cumhuriyette ulusal dilin haftada 2 ila 3 saat okutuluyor
olmasına mantıki bir izah getirmeleri gerekir.
Çıkarılmak istenen yasaya itiraz
edilerek bu 2-3 saatlik hakkın korunmaya çalışılıyor olması bir kere başlı
başına traji-komik bir durumdur.
İşgalciden bir şey bekleyecek kadar saf değiliz elbette ama gerçekte haftada 2-3 saat
okutulması gereken dilin etnik cumhuriyetlerin ulusal dilleri değil de, Rusça olması gerekmez mi sizce de?
***
Kronik uzlaşmacılarımızdan bazıları çıkıp şöyle diyebilirler: “Kısıtlı da olsa yasalarla
tanınan haklar en iyi şekilde değerlendirilebilir. Çocuk ve ebeveynlerin tamamının
ulusal dillerini seçmeleri sağlanırsa
bu diller de müfredatta yer bulmaya devam eder…”
Bu yaklaşım yanlıştır.
Anadil eğitimi anayurdunda ebeveynlerin ve çocukların isteğine bırakılmaz. Çünkü milli bilincin toplumun tüm
kesimlerinde bulunduğunu sanmak
ciddi bir saflıktır. Toplumun çoğunluğu konuya ulusal bilinçle değil, menfaatçi yaklaşacak ve sadece çocuğunun diploma başarısına odaklanarak ekstra yük olarak gördüğü hiçbir dersi seçmek istemeyecektir.
Bu kanunu çıkaranlar bu psikolojiyi
çok iyi biliyorlar.
Ama usulden de olsa sormamız icab
eder, madem öğrencilerin sadece
istedikleri dersleri almaları iyi bir şey,
o zaman diğer bütün derslerin de
seçmeli olması gerekmez mi?
Sorduk ama olacak bir şey olmadığını
bizim gibi onlar da iyi biliyor.
Burada ulusal dillerin eğitimini isteğe bağlı kılmakla yapılmak
istenen şey açıktır: Hedef,
anadilleri yıkıma uğratıp, bilahare
yok ederek tarihe gömmektir.
Ancak Rusya’nın hesap etmediği bıçağın
bir yüzü daha olduğudur. Bu
uygulama, çok uluslu bir devlet olan Rusya Federasyonu’nu da vuracak
kudrettedir. Ekonomisi zaten batık olan ve bir türlü toparlayamayan Rusya
Federasyonu, bu yasa çıktığında
sosyo-politik yönden de yeni bir ciddi sıkıntının içine girecektir.
Ne tedbir alırsa alsın başının çok ağrıyacağı kesindir.
***
İşte biz de bu baş ağrıtanlardan
olalım.
Benim çağrım, ülkeleri Rusya Federasyonu denen şöven yönetimin işgali altında bulunan tüm halklara ve onların diasporalarınadır!
Bir kez daha üzerimize nadiren görev
düşen zamanlardan birindeyiz.
Susarsak zulme ortak olmuş oluruz.
Hep birlikte güçlü bir sivil direniş
ortaya koyarak bu yıkım tasarısını kadük bırakma başarısını göstermeliyiz.
Bunun için hepimiz ilişkide olduğumuz
kurumlara baskı yapıp harekete geçmelerini temin edelim. Bu zulme mutlaka bir
tavır alsınlar.
Sadece Facebook, tvitter, instegram
protestoları yetmez; geliştireceğimiz yeni yeni eylemliliklerle Rusya’nın başını çok ağrıtalım.
Eğer bugün bir şey
yapamazsak, onlar yarın sırada bekleyen diğer planlarını devreye sokacaklar ve mevcut göstermelik
cumhuriyetlerimiz de lağvedilecek.
Bunu mu istiyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder