15/06/2012
Açılım süreci dura kalka, ağır aksak devam ediyor. Geçtiğimiz hafta içinde
hükümet üyeleri eğitim sistemi içinde anadili öğrenimine yer açılmasıyla
ilgili önemli açıklamalar yaptılar.
Bir
gün önce Beşir Atalay’ın CNN Türk’te ilk sinyalleri vermesinden sonra
Salı günü AK Parti grubunda konuyu biraz daha açan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, “… öğrencilerimiz Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi
Hakkında Kanun kapsamında, ‘Yaşayan diller ve lehçeler’ adı altında,
yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli
sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak
alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. İhtiyaç ve talep durumuna göre
farklı anadillere sahip vatandaşlarımız bu kapsamda dillerini
geliştirebilecekler” dedi.
Ardından
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de 4+4+4 eğitim yasasını hayata geçiren
taslak ders çizelgesinde ikinci 4'te haftada iki saatlik "yaşayan
diller ve lehçeler" adıyla seçmeli ders olacağını açıkladı. Milli Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer, bir seçmeli dersin açılması için 10-12 kişilik
talep gerekeceğini ve isteğe bağlı olarak Kürtçe, Zazaca, Abhazca,
Çerkesce, Lazca, Boşnakça gibi dersler olabileceğini belirtti.
M.E.B. Talim Terbiye Kurulu’nun, tüm
seçmeli derslerin program ve müfredatlarına dair çalışmayı bu ay sonuna
kadar bitireceği de belirtildi.
***
Konu
açık, onun için uzatmadan fikrimi söyleyeyim: Bütün bu açıklamalar
Türkiye’nin geleceği için umut verici olabilir ama kesinlikle bizim
sorunumuzu çözen açıklamalar değil.
Niçin?
Çünkü belirtilen haliyle, yani
haftada iki saatlik anadili öğrenimi arzulanan sonucu vermekten çok
uzak. Haftada iki saat eğitimle kimse dil filan öğrenemez.
Hükümet üyelerinin, “Vermezsek olmaz, bari istenenin en azını verelim” diye düşünmüş oldukları geçiyor aklımızdan.
***
Çerkesler
için çözüm olabilecek tek uygulama anadili öğreniminin anaokullarında
başlamasıdır. Çünkü Çerkesler toplu yaşam alanlarını neredeyse tamamen
kaybetmiş durumda ve çağın getirdiği yenilik/meşgaleler de ev içinde
dahi bu dilin yeni nesillere aktarımına izin vermez haldedir. Çerkes
çocukları bundan sonra dillerini ancak anaokullarında uygulamaya
koyulacak bilinçli programlarla öğrenebilirler.
Bizim için olmazsa olmaz uygulama da budur.
İlköğretimde
alınacak derslerin faydalı olması için çocukların okula başladıklarında
yaşlarına uygun düzeyde Çerkesçe biliyor olmaları gerekir.
İlköğretimde
ise anadili öğreniminin en geç ikinci sınıftan itibaren başlatılması ve
haftalık ders saatinin de 6’dan az olmaması gerekir.
İlk
sınıflarda ait olduğu anadilde önce okuma yazma ve yine anadili
öğrenimi dersleri; ilerleyen sınıflarda ise anadilde “Dil ve edebiyat”,
“Kültür ve Sanat” ve “Tarih” derslerinin okutulması gerekir.
Çerkesler bunun dışında bir sisteme rıza gösteremezler.
Gösterirlerse de kendilerini kandırmış olurlar.
***
Evet, bu ülkenin resmi dili Türkçedir, çocuklarımız bu dili muhakkak öğrenmeli, buna bir itirazımız yok.
Ama çocuklarımızın, babalarının, analarının dillerini de bu eğitim sistemi içinde öğrenmeye hakları vardır.
Onun için “öğretiliyormuş gibi” yapılmamalı, düzenlemeler “samimiyetle öğretmeye” yönelik olmalıdır.
Hangi
düşüncede olunursa olunsun, bu talebin akli, ilmi, insani, vicdani,
dini… referansları çok sağlamdır, ki bu da anlatıldığında geniş
kesimlerin desteğini vaat eder. Hükümet bu gerçeği göz ardı etmeden
gereğini samimiyetle yapmalıdır.
Mücadelemiz tüm insani haklar elde edilinceye kadar sürecektir.
15 HAZİRAN 2012
15 HAZİRAN 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder