12/08/2012
Umut ediyoruz ki, ilk yıl olduğu için uygulamaya 5. sınıflarla sınırlı olarak başlanıyor ve önümüzdeki yıllarda kademeli olarak dediğimiz şekle geçilecek.
Ancak uygulama o şekle de dönse Çerkeslerin ihtiyacını karşılamaktan uzak kalacaktır.
Onun içindir ki ÇHİ olarak Talim Terbiye Kurulu’na verdiğimiz yazılı öneride,
Sınıf açmak için asgari öğrenci sayısının İsveç örneğindeki gibi 5 kişi olmasını,
Kur sisteminin esas alınarak farklı sınıflardaki öğrencilerin seçmeli ders saatinde aynı sınıfta toplanmasını,
Ve bir okulda müracaat var fakat sayı yeterli değil ise sınıfın bir pilot okulda oluşturulmasını istemiştik (diğer öneriler için bakınız).
Uygulama bu şekilde yürütülürse ancak Çerkes çocukları bu fırsattan istifade edip anadillerini okulda öğrenebilme şansı yakalayabileceklerdir.
Ama uygulamanın şimdiki haliyle bizim taleplerimizi karşılamaktan çok uzak olduğunu da bilelim.
Ve eğer böyle bırakılacaksa ortada verilmiş bir hak filan olmadığını da ayrıca iyi bilelim.
Ve yine muhtemeldir ki, birileri ortaya çıkıp bu tabloya özellikle zoom yapacak, “Gördünüz işte… Çerkeslerin anadille ilgili herhangi bir talepleri yok. ‘Anadili eğitimi’ diye gürültü yapanlar toplumdan kopuk birkaç marjinal tip” diyerek bunu haklı taleplerimizin üzerini örtmede malzeme olarak kullanmaya çalışacaklardır.
Bu oyuna kesinlikle gelmemeliyiz.
Bunun için de bu uygulamanın yetersizliğini, böyle kalacaksa göz boyamaya yönelik olduğunu her fırsat ve zeminde belirtmeli, taleplerimizi her ortamda daha yüksek sesle dile getirmeye devam etmeliyiz.
Söyleyen ne güzel söylemiş “Anadili, ana sütü kadar haktır” diye.
Öyleyse haklarımızı alıncaya kadar mücadeleye devam.
12 AĞUSTOS 2012
“Türk vatandaşlarının günlük hayatta
kullandıkları farklı dil ve lehçelerin okullarda öğrenilmesi” uygulamasına önümüzdeki öğretim
yılında “fiilen” başlanıyor. Uygulama “yasal zeminini” ise
muhtemelen Yeni Anayasa’da bulacak.
Yalnız görünen o ki ilk yıl uygulaması
sadece 5. sınıfları kapsayacak.
Bu da, ‘Çerkesler bu fırsattan çok
fazla istifade edemeyecekler’ anlamına gelir.
Öyle ya, -bazı küçük yerleşim birimleri dışında- hangi okulda 10 tane 5. sınıf öğrencisi bulup da anadili sınıfı açılabilecek?
Büyük
kısmı şehirlere transfer olmuş ve dağınık şekilde yerleşmiş Çerkeslerin
bu şartları sağlayarak anadili sınıfları açtırabilmeleri gerçekten çok
zor görünüyor.
***
Halbuki,
başta denildiği gibi kur sistemi esas alınarak, 6, 7 ve 8. sınıflar da
sisteme dahil edilmiş olsa, dört ayrı eğitim düzeyinden aynı sınıfta
toplanacak yeterli sayıda öğrenci bulma ihtimali nispeten daha yüksek
olacaktı. Umut ediyoruz ki, ilk yıl olduğu için uygulamaya 5. sınıflarla sınırlı olarak başlanıyor ve önümüzdeki yıllarda kademeli olarak dediğimiz şekle geçilecek.
Ancak uygulama o şekle de dönse Çerkeslerin ihtiyacını karşılamaktan uzak kalacaktır.
Onun içindir ki ÇHİ olarak Talim Terbiye Kurulu’na verdiğimiz yazılı öneride,
Sınıf açmak için asgari öğrenci sayısının İsveç örneğindeki gibi 5 kişi olmasını,
Kur sisteminin esas alınarak farklı sınıflardaki öğrencilerin seçmeli ders saatinde aynı sınıfta toplanmasını,
Ve bir okulda müracaat var fakat sayı yeterli değil ise sınıfın bir pilot okulda oluşturulmasını istemiştik (diğer öneriler için bakınız).
Uygulama bu şekilde yürütülürse ancak Çerkes çocukları bu fırsattan istifade edip anadillerini okulda öğrenebilme şansı yakalayabileceklerdir.
***
Elbette verilmiş olan bu sınırlı haktan
olabildiğince istifade edelim. Dernekler, gruplar, oluşturulacak
bölgesel inisiyatifler anadili sınıfları açılabilmesi için, toplumu
organize etmek için ellerinden geleni yapsınlar. Ama uygulamanın şimdiki haliyle bizim taleplerimizi karşılamaktan çok uzak olduğunu da bilelim.
Ve eğer böyle bırakılacaksa ortada verilmiş bir hak filan olmadığını da ayrıca iyi bilelim.
***
Eğitim sezonu başında karşılaşacağımız
muhtemel tablo Çerkes yoğun bölgelerde açılmış numunelik birkaç anadili
sınıfıyla sınırlı olacaktır. Ve yine muhtemeldir ki, birileri ortaya çıkıp bu tabloya özellikle zoom yapacak, “Gördünüz işte… Çerkeslerin anadille ilgili herhangi bir talepleri yok. ‘Anadili eğitimi’ diye gürültü yapanlar toplumdan kopuk birkaç marjinal tip” diyerek bunu haklı taleplerimizin üzerini örtmede malzeme olarak kullanmaya çalışacaklardır.
Bu oyuna kesinlikle gelmemeliyiz.
Bunun için de bu uygulamanın yetersizliğini, böyle kalacaksa göz boyamaya yönelik olduğunu her fırsat ve zeminde belirtmeli, taleplerimizi her ortamda daha yüksek sesle dile getirmeye devam etmeliyiz.
Söyleyen ne güzel söylemiş “Anadili, ana sütü kadar haktır” diye.
Öyleyse haklarımızı alıncaya kadar mücadeleye devam.
12 AĞUSTOS 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder