Ortaya koyduğumuz muhalefet olimpiyatların iptalini sağlayamadı.
Bu sonucu öngörüyor muyduk?
Elbette öngörüyorduk; hatta sadece bu sonucu öngörüyorduk.
Peki öyleyse neyin mücadelesini verdik?
Biz, atalarımıza, hakka ve adalete olan saygı ve inancımızın, zulme
ve zalime karşı olmanın getirdiği sorumluluğun mücadelesini verdik ve bundan
sonra da vermeye devam edeceğiz.
Bu süreçte verdiğimiz emek zayi olmadı. Olimpiyatların Soçi’de
yapılacağının ilan edilmesinden bugüne kadar yapılan eylemler ve bunların
medyada haberleştirilmesi sonucudur ki bugün daha çok insan halklarımıza
yapılan soykırım ve sürgünden haberdar, daha çok insan mağduriyetimizin
farkında.
Ve bu davamız için önemli bir kazanım.
***
İkincisi, ciddi bir asimilasyon tehdidi altındayız. Çerkeslerin,
karakterleri icabı hep merkezi gücün yanında yer almaları ve merkezin milli
değerlerini kendi milli değerleri kılma temayülleri ulusal reflekslerini
köreltmiş, onları yarı asimile bir toplum haline getirmiştir. Kendini
derneklere atmış küçük bir kesimin dışında bu kimlik aşınmasını dert eden pek
kimse de yok maalesef. Ancak, son yıllarda ortaya çıkan Soçi protestoları
ve miting gibi eylemlilikler, asimilasyonun etkisiyle narkozlanmış kesimden
küçük bir kısmının uyanıp kendini sorgulaması sonucunu doğurdu. Pek çoğu milli
bir meselesinin olduğunu bu vesileyle hatırladı.
Soçi protestolarının bu manada da pozitif bir etkisi olmuştur.
***
Öte yandan Rusya bu muhalefetten ciddi şekilde rahatsız olmuş ve
diaspora üzerindeki dikkatini yoğunlaştırmıştır. Rusya’nın rahatsızlığının
sebebi bizim bu süreçte ortaya koyduğumuz performans değil; ileride kendisine
ciddi rahatsızlık verme potansiyelimizin ortaya çıkmasıdır.
Rusya bu süreçte, şimdiye kadar görmezden geldiği;
Rodinalar, UÇD’ler, etki ajanları vasıtasıyla narkozladığı
diasporanın uyanarak “Çerkes meselesini” uluslararası kamuoyuna mal etmesinin
başına ne işler açabileceğinin farkına vardı.
Hiç şüphe edilmesin ki buna karşı kendince tedbirler
geliştirecektir. Öncelikle de her zamanki taktiğiyle aramızdaki işbirlikçileri
başımıza musallat edecektir. Bu işbirlikçiler geliştirdikleri bir takım
tezlerle muhalefetimizi zayıflatmaya, söylemlerimizi törpüleyerek
etkisizleştirmeye çalışacaklardır. Öncelikle de soykırım ve sürgün söylemlerimizin
içini boşaltmaya girişeceklerdir. İçimizde bu işbirliğine teşne epeyce insan
var çünkü. Bunlara özellikle dikkat etmemiz gerekecek. (Hatta şimdiden icrayı
faaliyetlerine başladılar bile. Buldukları bir takım tekil örnekler ve bir
takım subjektif verilerden hareketle “soykırım ve sürgünün olmadığı” ya da
“kısmi olduğu” yorumları yaparak kafaları bulandırmaya çalışıyorlar. Bunlara
hiç fırsat vermemek gerekir.)
***
Bu işbirlikçilerin etkisinde kalıp “Soykırım ve sürgün tarihte
kalmış bir konu, ne diye kurcalayıp duruyorsunuz?” diyen ve diyecek olanlara
ise cevabımızı peşinen verelim:
Hayır efendim, soykırım ve sürgün tarihsel değil, aktüel bir
konudur; çünkü olumsuz sonuçları bütün canlılığı ile etkisini devam ettiriyor.
Bu tablonun hazırlayıcısından verdiği tüm mağduriyetleri
gidermesini istemek hakkımızdır.
Rusya 50 milyar doları olimpiyat tesisleri yapmaya harcamak
yerine, günahlarından arınmaya niyet edip, sürgündeki Çerkesleri tekrar
anavatanında toplamak için harcamalıydı.
Mücadelemiz bunu sağlayıncaya kadar devam edecek.
-----------------------------
11 ŞUBAT 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder